Buradasınız
Ana Sayfa > Bilim > Doç. Dr. Çağlar: İktidar devlet ormanlarını bitirmişti, sıra ‘özel orman’lara geldi | Özer Akdemir

Doç. Dr. Çağlar: İktidar devlet ormanlarını bitirmişti, sıra ‘özel orman’lara geldi | Özer Akdemir

Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar, torba yasada yapılan değişikliklerle “özel orman”ların arsa sayılabileceğine yani yapılaşmaya açılacağına dikkat çekti.

4 Kasım 2020 tarihinde yürürlüğe giren torba yasada orman kanununda yapılan değişiklikleri değerlendiren Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar, değişiklikle “özel orman” olarak nitelendirilen ormanların artık arsa sayılabileceğini ve tümünde yapılaşma gerçekleştirilebileceğini belirtti. 2003-2019 yılları arasında Orman Kanunu‘nda 27 değişikliğin yapıldığını belirten Çağlar, “oldu olacak yasayı tümüyle ortadan kaldırıp tüm düzenlemeleri partili cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapın!” diyerek düzenlemelere tepki gösterdi.

ÖZEL ORMANLAR TÜMÜYLE YAPILAŞMAYA AÇILABİLECEK

7255 sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Torba Yasa düzenlemesi ile 6831 sayılı Orman Yasası‘nın beş maddesinde değişiklikler yapıldığını aktaran Çağlar, “Değişiklikler ağırlıkla “özel ormanlara” ilişkin: Kısaca söylersem; “özel ormanlar” hukuksal olarak “orman” sayılmaktan, böylece bir yığın yönetsel ve teknik işlemden, kısıtlamadan kurtarılıyor. Örneğin “özel orman” sayılan arazisi artık arsa sayılabilecek, tümünde yapılaşma yapabilecek! Ayrıca odunu hammadde olarak işleyen özellikle büyük ölçekli sanayiciler, kısa bir süre için de olsa ucuz hammaddeye kavuşabilecek, dışsatımını artırabilecek” dedi.

“ÇARESİZ AMA SAVURGAN BİR AKLIN ÜRÜNÜ”

Orman yasasının özellikle 1. maddesinde yapılan değişikliklerin her şeyden önce yasal ve anayasal kurallara açıkça aykırılıklar taşıdığını vurgulayan Çağlar, “Ülkemizdeki ‘özel orman’ sayılan yaklaşık 18 bin hektar alanı, yine deyim yerindeyse, ‘saldım çayıra Mevla’m kayıra’ durumunda bırakıyor. ‘Devlet ormanı’ sayılan arazilerdeki tüm ekosistemlerin, bu kapsam da orman ekosistemlerinin ekolojik bütünlüğü alt üst edebilecek, ormancılık çalışmalarının etkenlik düzeyinin daha da düşürebilecek yeni kurallar getiriyor! Üstelik tüm bu düzenlemeler ‘6831 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde değişiklik yapılarak sahipli arazilerde ekim ve dikim yoluyla ağaçlandırma yapılmasının teşvik edilmesi…’ gerekçesi öne sürülerek yapılmıştır” dedi.

Ekonomik kriz ve pandemi koşullarında ağaçlandırma rakamlarının 1974 yılından sonraki en düşük düzeye gerilediği, orman ekosisteminin sanayi için ucuz hammadde haline geldiği koşullarda böyle bir düzenleme yapılmasını eleştiren Çağlar, “Bu ancak çaresiz ama savurganlıkta sınır tanımayan, gözü kara ama bilgisiz bir aklın ya da akılların ürünü olabilir” dedi.

Doç. Dr. Yücel Çağlar

“HÜKÜMETİN AMACI BENCE ÇOK AÇIK”

Düzenleme ile hukuksal olarak “orman” sayılmayacak yerlerin kapsamının neredeyse sınırsızca genişletildiğini ifade eden Çağlar, “Yapılan değişiklik ile eklemenin gerekçesine bakarsanız siyasal iktidar amacı; ‘… sahipli arazilerde ekim ve dikim yoluyla ağaçlandırma yapılmasının teşvik edilmesi…’dir. Peki, engelleyen var mıydı; hayır, kesinlikle yoktu! Öyleyse siyasal iktidarın ‘derdi’ neydi de böyle bir değişiklik yaptı? Amaç bence çok açık: ‘Özel orman’ sayılan yaklaşık 18 bin hektar arazi ile özellikle Karadeniz Bölgesi’ndeki, mülkiyeti değil ama kullanımı neredeyse tümüyle özelleşmiş kamu, daha doğrusu ‘devlet ormanı’ arazilerindeki orman ekosistemleri ile ağaçlıklardan “sahibi” görünenlerin ya da sahiplerinin, deyim yerindeyse ‘kafasına göre’ yararlanması” dedi.

YASAL DEĞİŞİKLİKLER KİMLERİN ÜRÜNÜ?

Yasadaki değişikliklerin orman ekosistemlerini, yanı sıra, ağaçlıkları temelde en geniş anlamda kamusal varlıklar olarak görmeyen, fırsatçı bir anlayışın ürünü olduğunu belirten Çağlar şunları dile getirdi: “Bu yasal düzenlemeler hammadde olarak kullandıkları odunu çok düşük fiyatlarla yurt içinden karşılayıp daha çok odun kökenli sanayi ürün dışsatımı yapmak isteyen yatırımcıların OGM üzerinde yaptıkları her türlü baskı ile siyasal iktidarın sahipli arazilerinde ekim ya da dikimle oluşturdukları ağaçlıklar bulunan yurttaşlara yönelik popülist amaçlarının ürünüdür”.

DÜZENLEMELER ANAYASAYA AÇIKÇA AYKIRI

Ülkemizde “orman” söz konusu olduğunda egemen sınıfların akıllarına ilk olarak “devlet ormanı” sayılan arazilerin geldiğini belirten Çağlar, “‘En son 2018 yılında ‘devlet ormanı’ sayılan arazilerin yol geçen hanına dönüştürme” uygulamalarına akıl almaz boyutlar kazandırılmıştı. Siyasal iktidar -gerçekte hangi kişiler ya da kuruluşlar acaba?-  bunları da yeterli görmemiş: 7255 sayılı yasayla bu kez ‘bozuk’ sayılan ‘devlet ormanı’ arazilerinde, ki OGM’nin saptamalarına göre 2019 yılında 9,7 milyon hektarda orman bitkisi fidanlıkları kurulmasına, mantar ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğine, orman alanlarından üretilen odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulmasına izin verilmesi olanaklı kılınmıştır. Bu düzenleme Anayasanın 44 ile 169. Maddesine açıkça aykırıdır” dedi.

SIRA “ÖZEL ORMANLARA” GELDİ

Çağlar yeni yasal düzenlemelerle ilgili son olarak şunları dile getirdi; “Siyasal iktidar ‘devlet ormanı’ sayılan arazileri, yanı sıra, bu arazilerdeki her türlü ekosistemi, bu kapsamda orman ekosistemlerinin, deyim yerindeyse işini bitirmişti. Şimdiyse sıra, hukuksal olarak “özel orman” sayılan arazilerin ticarileştirilmesine gelmiştir. 4 Kasım 2020 günü yürürlüğe koyduğu 7255 sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun ise ağırlıkla

* hukuksal olarak “orman” sayılmayabilecek yerlerin genişletilmesine,

* Denizli Çal ilçesinde, İstanbul’da olduğu gibi özellikle “özel orman” sayılan arazilerin tümüyle arsaya dönüştürülüp yapılaşmaya açılmasına,

* bu arazilerdeki ağaç ve ağaççık toplulukları ile orman ekosistemlerinin özellikle odunsu ürünlerinin ticarileştirilmesinin daha kolaylaştırılmasına,

* yurttaşlarımızın orman ekosistemi oluşturma amacıyla ağaçlandırma yapma isteklerinin azalmasına yol açabilecektir.” 

Özer Akdemir
Evrensel Gazetesi yazarı. 1969 Nevşehir Hacıbektaş'ta doğdu. 1998 yılında Evrensel Gazetesi ile başladığı gazeteciliğe halen gazetenin İzmir temsilcilisi olarak devam ediyor. Hayat TV'de Çepeçevre Yaşam programlarının yapım ve sunuculuğu yanı sıra, Anadolu’nun Altın’daki Tehlike / Kışladağ’a Ağıt, Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği, Uranyum Uğruna / Dilsiz Çocukları Ege’nin, Doğa ve Direniş Öyküleri adlı kitapları bulunuyor. EGEÇEP Yürütme Kurulu ve çeşitli komisyonlar ile Ekoloji Birliği'nde Koordinasyon Kurulu ve Yürütme Kurulu'nda da görev yapmıştır.
https://ekolojibirligi.org

Bir yanıt yazın

Top