Çevre için ciddi bir endişe daha: TOKİ köylere girecek!EkolojiHaberlerHukukTarım by Ekoloji Birliği - 5 Temmuz 20206 Temmuz 20200 TOKİ’nin köylere girecek olması ihtimali nedeniyle çevre endişesi daha da büyüyor! Türkiye’de kentlerdeki betonlaşmanın, TOKİ’nin yeni projesiyle köylere yayılmasından ve tarım arazilerinin sanayileşmenin baskısı altında doğrudan yok olma tehdidi yaşayacağından endişe ediliyor.TOKİ‘nin köylere girecek olması ihtimali nedeniyle çevre endişesi daha da büyüyor! Türkiye’de kentlerdeki betonlaşmanın, TOKİ’nin yeni projesiyle köylere yayılmasından ve tarım arazilerinin sanayileşmenin baskısı altında doğrudan yok olma tehdidi yaşayacağından endişe ediliyor.TOKİ’nin başdöndüren hakimiyetiCumhurbaşkanlığı tarafından hayata geçirilen “Her Yıl 100 bin Sosyal Konut’ uygulaması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir proje başlattı. Bakanlık 81 ile gönderdiği yazıyla Köy Konut Projesi’ni hayata geçirdiğini duyurdu. Bakan Murat Kurum imzalı belgede, köy tüzel kişiliğine ya da hazineye ait yerleşime uygun arazilere 50 başvuru olması durumunda toplu konut yapılabileceği belirtiliyor. Muhtarlar aracılığıyla yapılacak taleplerin de Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) bildirilmesi isteniyor.Projeye göre, köylülerin az peşinat, düşük taksit ve uzun vade ile güvenli, sağlıklı ve yaşanabilir konutlara erişimi sağlanacak. Toplu konutlar kırsal yerleşimlerin ve sosyal fiziki altyapısı, iskânı, yerleşim ihtiyaçlarının giderilmesi için yapılacak. Proje ile ayrıca yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, kırsal toplumun refah düzeyinin artırılması ve nüfusun kırsalda tutundurulması hedefleniyor. Yapılacak evlerin tarım köy evleri olacağı ve köyleri modernleştireceği savunuluyor. Proje kapsamında, içme suyu havzası, milli park, devlet mera alanı, doğal ve kültürel sit alanları gibi koruma bölgelerinde konut yapılamıyor. Ancak devlet isterse bu koruma alanlarını da kaspam dışı bırakarak yapılaşmaya açabilir.Tarımı yok edebilecek bir proje: Tarım arazilerini yerleşim ve sanayileşmeye açacak bir kapı!Daha önce de kırsal alanlarda benzer toplu konut projeleri yapılmıştı. Örneğin Rize Hemşin’de dere kenarında altı katlı ve dört katlı ahşap kaplı sıra sıra beton binalar yapıldı. Baraj suları altında kalacak Hasankeyf’teki tarihi evlerine yerine ‘Yeni Yerleşim Yeri’ne tek tip evler inşa edildi. Şanlıurfa’da GAP projesi kapsamında baraj suları altında kalacak evlerin yerine avlulu evler yapıldı. Ancak bunların çoğu köy halkının ihtiyacına karşılık vermekten uzak kaldı.Uzmanlar, planlanan bu Köy Konut Projesi‘nin de hem benzer sorunlara yol açabileceği hem de bölgenin kültürel yapısının bozabileceği ve köyleri köy olmaktan çıkarabileceği nedeniyle kuşkuyla bakıyor.Restorasyon ve koruma konularında uzman Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Hamiyet Özen’e göre, hiçbir köyde yan yana aynı evlerden olmaz. Dünyada da bunun örneği yok. Nedeni kırsalda her ailenin kendine özgü bir yapısının olması. Özen, ister yaylaya isterse köye, nereye yapılırsa yapılsın kesinlikle kırsal alanda tek tip ev yapılamayacağını, yapılırsa köylerin köy olma özelliğini kaybedeceğini anlatıyor.“Köylerde bu tip proje olmaz”“Gözümü kapatıp doğup büyüdüğüm köyde 20 tane bile tek tip evi hayal dahi edemiyorum” diyerek projenin sakıncalarını şöyle sıralıyor: “Ben Artvin Şavşatlıyım. Sürekli köyüme giderim. Şavşat zaten sakin şehir seçilmiş bir yer. Kültürel ve doğal mirası var. Seçilmiş bir yer. Toplu konut yapılırsa sakin şehir statüsünde kalabilecek mi? TOKİ bu şartları yerine getirebilecek mi? Tek katlı yapılar yapılsa bile olmaz. Ben daha önce TÜBİTAK ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bu konuda çalışmalar yaptım. ‘Köylerde bu tip proje olmaz’ diye raporlar sundum.”Projenin özellikle de Karadeniz’deki doğal güzellikleri etkilemesinden endişe ediliyor. Karadeniz’in en özgün özelliklerinden biri olan yaylaları bölge sakinlerinin dışında her yıl binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor. Rize Çamlıhemşin’deki bulutlara asılı gibi duran Pokut Yaylası, Sal Yaylası başlıca örneklerinden. Buralarda hem birbiri ile uyumlu hem de birbirinden çok farklı ahşap yapılar da mevcut.Bir zamanlar Çamlıhemşin halkının Rusya’ya gidip, geri döndüklerinde Rusya’daki mimariye benzer inşa ettikleri konaklar, Fındıklı Çağlayan Vadisi’ndeki dolgu evler, Trabzon’daki Çaykara Vadisi’ndeki evler, Sümela Karacakaya Köyü yerel mimarinin dikkat çeken örneklerinden. Ordu’da bir Gürcü Köyü olan Kabakdağı’ndaki evler, Kastamonu’daki Pınarbaşı Köyü’ndeki benzersiz ahşap evler de bölgenin özgün yapılarından.“Devlet eski evini onarsın, yeni ev yapacaksa destek versin”Uzmanlar bu bölgelere toplu konutlar yapılmasının tam bir ekolojik yıkım olacağını belirtiyor. Özen’e göre, bu bölgelere dağınık halde, 3-4 bina yapılsa fazla göze batmayabilir. Ancak TOKİ olduktan sonra en az 20-30 birbirinin aynısı bina yapılır. Bu da yeni bir yerleşke anlamına gelir. Özen, “Köyü tipleştirdiğiniz zaman köyler köy özelliğini, yaylalar yayla özelliğini kaybeder” diyor. Yeni yapıların elbette yapılabileceğini belirten Özen, önerdiği çözümü ise şöyle açıklıyor: “Devlet eski evini onarsın, yeni ev yapacaksa destek versin.”Kırsalda acil sorun toplu konut değilKırsal kesime destek verilmesi her zamankinden daha acil bir konu. İstanbul Barosu Çevre Hukuku avukatlarından Alp Tekin Ocak, kırsal mekânların konusunda bin kez düşünmek gerektiğini şöyle anlatıyor: “Kırsal kalkınma için tarım ve hayvancılık faaliyetlerin desteklenmesi, organik tarımlara geçilmesi gerekiyor. Kırsal yapıların doğal ortamlarıyla birlikte korunması ve geleceğe taşınması çok önemli. Ancak karşımızda TOKİ çıkıyor. Bu çok büyük çelişki.” Köylerdeki en acil sorunun konut olmadığını, buna kadar alt yapı başta olmak üzere acil pek çok sorun olduğuna dikkat çeken Ocak, toplu konutların kırsal yaşamı belki de daha yaşanmaz hale getireceğini savunuyor.Köylerde beton geleneği başlayacak Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Oğuz Kurdoğlu da projenin tamamen ekonomik amaçlı bir girişim olduğu iddiasında. Kurdoğlu, “İnşaatla ülkenin kalkınamayacağını yakın bir geçmişte gördük. Kırsal alanın betonlaşmasının kalkınmaya bir faydası olmayacağı gibi köylerin ve kırsal alanların da tahribi ile sonuçlanacak ve köylerde beton geleneği başlayacak” diyor.Türkiye’de pek çok kırsal bölgenin kendi geleneği ve kültürü olduğunu belirten Kurdoğlu, “Bir çürük elma bir sepet çürük elmayı çürütür” diyerek, betonun köylere girmesi ile geleneksel\sivil mimarinin kaybolacağını, kötünün iyiyi kovacağını, betonun hem hızlı hem de ucuz olmasından dolayı bir kültürün yok olacağını savunuyor.Kurdoğlu’na göre, özellikle taş ustalığı ülkede hızla bitiyor. Kurdoğlu, “Eğer bir destek sağlanacaksa bu ustalara köylüye destek olunsun, taş ev isteyen taş ustası bulunsun, ahşap ev isteyene ahşap temin edilsin. Yapılabilecek en güzel destek bu şekilde olur” diyor. Kurdoğlu’na göre, TOKİ meralara, yaylalara toplu konut yaparsa eko turizm de son bulur.Talep köylerden değil, köyden göçenlerdenBakanlığın yazısına göre, en az 50 kişinin başvurusu şart. Bu sayı tamamlanmazsa toplu bir konuttan söz edilmeyecek.Artvin’in Şavşat ilçesindeki Hanlı Köyü eski muhtarı Asker Dede, burada başka bir ayrıntıya dikkat çekiyor. O da, aslında köylülerin bu yönde bir talebi olmadığı: “Bizim köyde 200’ün üzerinde talep var. Şimdi köyde yaşamayanlar çocukları için ev istiyor. Bana sorsalar sıcak bakmıyorum. Çocuğuma da ‘talepte bulunma’ dedim.”Köylere belgeler Haziran ayı içinde ulaştı. Henüz talep toplama işlemleri bitmedi. Taleplerin ne zaman biteceği, projenin ne zaman uygulamaya geçeceği ve de en önemlisi köylere nasıl konutlar yapılacağına dair henüz bilgi bulunmuyor.Kaynak: DW Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print