Tüpraş’ın AB destekli “yeşil aklama” projesine EGEÇEP’ten tepkiBildirilerBileşen EtkinlikleriEkolojiHaberlerİklimSağlık by Ekoloji Birliği - 17 Eylül 202417 Eylül 20240 Fosil yakıt devi Tüpraş’ın İzmir Rafinerisi’ndeki AB destekli ‘yeşil dönüşüm projesi’ni ‘yeşil aklama’ olarak eleştiren EGEÇEP: “Tüpraş hamama girse temizlenemez. Samimiyse, önce İzmir’e olan borcunu ödesin!”Türkiye’nin dev fosil yakıt üreticisi Tüpraş, İzmir Rafineri’sinde “sürdürülebilir bir dünya için” harekete geçtiğini duyurdu.Koç Holding’in sahibi olduğu Tüpraş, İzmir’de karbon yakalama ve yeşil hidrojen teknolojilerini bir arada kullanacağını belirterek “döngüsel ekonominin” endüstriyel öncüsü olacağını öne sürüyor. Projeye göre, yine Koç Holding’in sahibi olduğu Arçelik’in Manisa işletmesinde, İzmir’de “yakalanan ve yeşil hidrojen teknolojileri” kullanılan karbonlarla düşük karbonlu buzdolabı üretecek.Avrupa Birliği’nden bu proje için 1,8 milyon Euro destek alacak olan Tüpraş, 2050’de “Lider Karbon Nötr Enerji Şirketi” olmayı hedeflediklerini de duyurdu. İklim ve çevre aktivistleri ise bu girişimlerin “yeşil yıkama” olduğunu söylüyor.Yenigün Gazetesi’nden Nurcan Etik’e konuşan Ege Çevre ve Kültür Derneği (EGEÇEP) aktivistleri, iklim krizinin en büyük nedenlerinden biri olan fosil yakıtlardan petrolün, 54 yıldır İzmir Rafinerisi’nde işletildiğinin altını çizdi:EGEÇEP, iklim krizinin en büyük nedenlerinden biri olan fosil yakıtlardan petrolün, 54 yıldır İzmir Rafinerisi’nde işletildiğinin altını çizerek, “Bu tipik bir yeşile boyama (greenwashing). Tüpraş “sürdürülebilir bir dünya için” harekete geçerken, ilk önce yıllardır küresel ısınmayı bu denli artıran petrol işlemesi için başta İzmir olmak üzere İzmit, Batman, Kırıkkale ve tüm Türkiye’ye karşı sorumludur. Bunun bir yaptırım bedeli olması gerekir” açıklamasında bulundu.Şirketlere kredi kapısı: Yeşil dönüşümİklim krizi ve ekolojik bozulmanın etkilerinin artık herkes tarafından daha fazla hissedildiğini belirten Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eş Sözcüsü Baha Okar, doğaya uyumlu bir yaşam tarzının tüketicilerin kararlarını etkilemede belirgin bir faktör haline geldiğini ifade etti. Okar, özellikle gelişmiş ülkelerde tüketicilerin ürünlerini tükettikleri firmaları ekolojik duyarlılık konusunda yönlendirdiğinin araştırmalarla da ortaya çıkarıldığına dikkat çekti. “Bu durum şirketleri de işletmeleri de giderek bu konuda daha duyarlı davranmaya, davranmıyorlarsa da böyle görünmeye yöneltiyor” diyen Okar, “Şirketler, daha yeşil etiketli, düşük karbonlu ürünleri üretmeye, karbon ayak izlerini düşürmeye ve bunun da mümkün olduğunca reklamını yapmaya yöneliyor” diye konuştu. Okar, esas olarak şirketleri zorlayan faktörün ise hem yatırımcıların hem Dünya Bankası gibi finansal kurumların hem de Avrupa Birliği gibi uluslararası örgütlerin ekolojik hassasiyetinin artması olduğunu vurguladı. “Bu kurumların ‘yeşil dönüşüm’ yönündeki yönelişleri desteklemesi daha da ötesinde kredi vermenin bir koşulu haline getirmesi şirketleri bu yönde faaliyetlere zorluyor” diyen Okar, “Yani bir şirket yeşil dönüşüm uygulamıyorsa, fosil yakıt kullanımını azaltmıyorsa, karbon ayak izinin azalması yönünde bir yatırıma girmiyorsa destek veya kredi almakta güçlük çekebiliyor. Bu nedenle de ya bu faaliyetlere yöneliyor ya da yöneliyormuş gibi gösteriyor” dedi.Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eş Sözcüsü Baha Okar“Tüpraş hamama girse temizlenemez!”Öte yandan şirketlerin “yeşil dönüşüm” yapamadıkları durumlarda da “aldatıcı yeşil iddialarda” bulunduklarını ifade eden Okar, “İşte o zaman yeşil aklama, yeşil boyama dediğimiz durum devreye giriyor. Tüpraş bu projeyle tam da bunu yapıyor” dedi. Türkiye’de karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 85’inin enerji sektörü tarafından üretildiğini belirten Okar, “Tüpraş ise bu enerji sektörünün en büyük aktörü. Dolayısıyla böyle bir yeşil aklamanın, sera gazı emisyonunda çevreye verdiği zararı aklaması mümkün değil. Tüpraş hamama girse, 7/24 keselense temizlenemez” ifadelerini kullandı.“İnandırıcı değil”Avrupa Birliği’nden yeşil boyama faaliyetiyle 1.8 milyon Euro alacaklarının altını çizen Okar, “Kendi kârlarından feragat ederek, kendi maliyetlerini bunun için artırarak bir dönüşüme gitmiyorlar. Bu dönüşümde bile aslında kazanç sağladıklarını görüyoruz. Yani “sürdürülebilir enerji” adı altındaki dönüşüm bile onlar için kazanç kapısı” dedi. Türkiye’nin gündemindeki karbon vergisi nedeniyle birçok şirketin kendisini dönüşüme uyarlamaya çalıştığını belirten Okar, “Tüpraş rapor yayınlıyor ve 2017 yılından 2023 sonuna kadar devreye alınan Enerji Verimliliği projeleri ile toplam 932 bin 602 ton karbondioksit değerinde seviyelendirilmiş sera gazı emisyonu azaltımı sağladığını açıklıyor. Bunun reklamını yapıyor. Ancak TÜPRAŞ’ın toplam sera gazı emisyonu 7 milyon tonun üzerinde. Şimdi 2040’ta yüzde 50 azaltacağım diye iddia ediyor. 2050’de karbon nötr düzeyine indireceğim diyor. Bu verilere göre bu hiç inandırıcı değil” diye konuştu.“Karbon nötr aklaması!”Okar, 2050’de Lider Karbon Nötr Enerji Şirketi olmayı hedefleyen Tüpraş için, “İnsanlarda, kafa karışıklığı yaratan iki kavram var ve şirketler bunu çok iyi kullanıyor. Bir karbon sıfır bir de karbon nötr var. Bu da aslında yeşil aklamada çok sıklıkla karşımıza çıkan bir şey” dedi. Okar, Karbon nötrü şu şekilde açıkladı: “Bir şirket bir yerde fosil yakıtla muazzam bir sera gazı emisyonu üreten bir üretim yapıyor. Ama memleketin başka bir yerinde ağaç diken bir vakfa bağış yapıyor. Orada diktiği ağaçlar, karbon tuttuğu için diğer tarafta yaptığı enerji yatırımındaki karbonla birbirini nötrleyebiliyor. Ve bu şirket kendini karbon nötr bir işletme olarak gösterip, karbon nötr olarak reklam çalışması yapabiliyor.”“Tüpraş’ın İzmir’e borcu var!”“Elbette bu dönüşümlerin hiçbirisi kötü değil” diyen Okar, “Ağaç dikmek de kötü değil. Karbon tutan teknolojiler kullanılması da kötü değil. Kötü olan bunların geçmişi ya da şimdiki faaliyetleri değerlendirilmeden, denetlenmeden şirketlere olumlu bir algı atfedilmesi” dedi.Okar sözlerini şöyle tamamladı: “Tüpraş, ‘Dönüşüm Planı’ kapsamında projeler geliştiriyorsa ve bunda samimiyse ilk olarak rafinerisi bulunan İzmir, İzmit, Batman ve Kırıkkale başta olmak üzere tüm Türkiye’ye bir bedel vermeli. Tüpraş’ın İzmir’e de tüm ülkeye de bir borcu var. Doğaya verdiği zararlar artık geri dönülemez ve bunun bir yaptırımı olmalı. Yerel ve merkezi yönetim bu yaptırımlarla ilgili bir an önce çalışmaya başlamalı.” Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print