MUÇEP’ten Dünya Çevre Günü açıklaması: Sattırmayacağız, yaktırmayacağız, bozdurmayacağızBildirilerBileşen EtkinlikleriEkolojiHaberlerHukukRaporlar by Ekoloji Birliği - 7 Haziran 202219 Haziran 20220 Muğla Çevre Platformu, 5 Haziran Dünya Çevre günü için yaptığı açıkalamada mevcut durumumuzun adlandırılmasında “kitlesel yok oluş çağı”, “krizler çağı” gibi ekolojik krizlere işaret eden kavramların kullanılmasına dikkat çekerken ekoloji alanındaki mücadelelerin yaygınlaşmasının da umut verici olduğunu ifade etti. MUÇEP’in açıklamasında “ekolojik talan ve yıkıma seyirci kalamayız, kalmayacağız” denildi.Muğla Çevre Platformu, 5 Haziran Dünya Çevre günü için bir açıklama yaptı. Kapitalist gelişimin dünyadaki ekolohik dengeyi derinden sarstığını ifade eden MUÇEP, Birleşmiş Milletler raporlarından bilmsel araştırma sonuçlarına kadar çeşitli yayınlarda bu yıkımın sonuçlarının gösterildiğine vurgu yaptı.Geldiğimiz noktanın adlandırılmasında “kitlesel yok oluş çağı”, “krizler çağı” gibi ekolojik krizlere işaret eden kavramların kullanılmasına dikkat çeken MUÇEP, ekoloji alanındaki mücadelenin yaygınlaşmasının da umut verici olduğunu ifade etti.MUÇEP, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında Gezi tutuklamalarına da dikkat çekerken “Tavizsiz yaşam ve hak savunucusu olmalıyız” diyerek şu ifadeler ve vurgulamalarda bulundu:DOĞAYI ve YAŞAMI SAVUNUYORUZ, SAVUNMAYA DA DEVAM EDECEĞİZ“Çok uzun zamandır, bilim insanları, yaşam savunucuları: Dünya’nın can çekiştiğini anlatmak İçin çaba sarf ediyorlar. Tüm canlıların var olma/yok olma ikilemi ile yüz yüze olduğuna dair her gün yeni kanıtlar paylaşıyorlar. Dünya’nın artık bu ekolojik tahribata tahammülü kalmadığını daha yüksek sesle dillendiriyorlar. Sistemin, insan dahil tüm canlıları sistematik bir şekilde ve her gün artan bir hızla yok ettiğimizi belgeliyorlar. İnsanların iklim değişikliğinden tetiklenen kuraklık ve gıda krizi ile, açlık tehdidiyle karşı karşıya kaldığını, özellikle çocuk ölümlerinin artacağı konusunda uyarıyorlar. İklim krizinin en derin haliyle yaşandığı yoksul ülkelerden göçmek zorunda kalan insan sayısının katlanarak artması,şimdiden 83 milyona ulaşmış olmasının kendisi başlı başına bir alarm durumu. Geldiğimiz aşamayı kimileri ‘kitlesel yok oluş çağı’, kimileri ‘krizler çağı’, kimileri ‘biyolojik imha dönemi’, kimileri ise ‘tüm canlı ve cansız dünyayı temelinden tahrip eden taarruzlar dönemi’ olarak nitelendiriyorlar.Çoğunlukla bunları harekete geçmemiz için abartılı değerlendirmeler olarak gördük, görür idik. Ama artık hemen herkes anladı ki, bunların her biri birer bilimsel saptama. Kendi kısa yaşam dönemimizde bile fark edebildiğimiz, yaşayarak, sonuçlarından bizzat etkilenerek tanığı olduğumuz gerçeklikler.Krizin derinleştiği, sürenin daraldığı apaçık ortada. Bütün bu ekolojik olgular, gerçeklikler oluşurken, başka süreçleri de, olanakları da besliyorlar. Çığlık çığlığa bizi uyandırmaya çalışıyorlar. Dünyanın birçok yerinde bu sesi duyanlar, bu çığlığa ses verenler her gün çoğalıyor, yeni yerel direniş odakları filizleniyor, birçoğukitlesellik kazanıyor ve umudumuzu çoğaltıyorlar. Yalnızca çoğalmak da değil, o kadar çok şey var ki umutlarımızı besleyen.Evet, Dünya’nın bir parçası olacağız ve öyle olanlarla eklemleneceğiz. Çok iyi biliyoruz ki “Bizim Dünyadan ne beklediğimiz değil, Dünyanın bizden ne beklediği önemli. Bunu anlamak, bilmek ve o ne istiyorsa onu yapmamız önemli.” Başka bir yol, başka bir şans yok. Yapacak çok işimiz var. Çok farklı ölçeklerde.Ekolojiden bahsediyorsak, her şeyin birbirine bağlı olduğu, karmaşık bir dünyan bahsediyoruz demektir. Uğraştığımız her yerel sorunun, dünyanın başka bir yerinde yansıması var ve bizimle birlikte uğraşmak için yola çıkmış birçok insan da var” diyen MUÇEP, ekoloji mücadelesinin farklı alanlarındaki farklı taleplere gönderme yaparak mücadele hattını şu ifadelerle ortaya koydu:— Sattırmayacağız.— Yaktırmayacağız.— Bozdurmayacağız.— Kazdırmayacağız.— Kestirmeyeceğiz.— Bitirtmeyeceğiz.— İşgal ettirmeyeceğiz.— İzin vermeyeceğiz.— Kavrulmayacağız.— Zehirlenmeyeceğiz.— Tüketmeyeceğiz.— Göz yummayacağız.— Kanmayacağız.— Savunacağız— Yalnız bırakmayacağız.— Suç ortağınız olmayacağız…GEZİ TUTUKLULARI İÇİN ADALETGezi Davası’nda ceza alan tutuklulara da destek mesajı verilen MUÇEP‘in açıklamasında Çiğdem Mater, Mine Özerden, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Hakan Altınay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ekmekçi için adalet istenirken şunlar söylendi:“Bu gün geldiğimiz noktada ülkenin her mahallesinde, köyünde, kentinde en az bir Gezi Direnişi var. Hepimiz oradaydık, hepimiz buradayız. Bizim umudumuz onların korkusu oldu. Bunu çok iyi biliyorlar. Bu öyle bir korku ki, koca bir devlet, sekiz insanın üzerine abanıyor. Bu öyle güçlü bir damar ki. Bu öylesine haklı, öylesine meşru, öylesine umut veren bir mücadele ki… onların nezdinde milyonlarca insanın, hepimizin üzerine abanıyorlar.İşte bu koşullar içerisinde, Muğla’dan tüm insanlığa sesleniyoruz. Yaşam ve hak savunucularının yanında olmak yetmez, tavizsiz yaşam ve hak savunucusu olmalıyız, aktif olmalıyız.”GÜCÜMÜZ; EKOLOJİ ve DEMOKRASİ MÜCADELESİNDEKİ BİRLİKTELİĞİMİZDİRMUÇEP tarafından yapılan önceki açıklamada ise dün (3 Haziran) HDP’ye yönelik operasyonlarda gözaltına alınanların yanında olunduğu ifade edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verdi:“Ortak özellikleri HDK’lı olmaları ile bilinen, ekolojik mücadeleyi de içeren özgürlükçü ve demokratik siyasetin temsilcileri, bir kez daha hedef alındı. Bu gözaltıların, adeta olağanlaştırılmaya çalışılan bir yıldırma politikasının ürünü olduğunu ve demokrasi ile bağdaşmadığını biliyoruz ve kanıksamıyoruz.Muğla’da omuz omuza ekoloji mücadelesinde birlikte yürüdüğümüz Bodrum ve Gökova meclislerinden arkadaşlarımız: Hilal Cıvıl, Füsun İşcan, Arif İsmet Yılmaz’la düne kadar birlikte yürüyorduk. Yarın da onlarla birlikte olacağız.Demokratik hayata yapılan bu saldırıları dayanışmayla aşacağız. Seyirci kalmayacağız. Birlikteliğimiz gücümüzdür.”MUÇEP Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print