MUÇEP: Ekolojik Yıkımları Durdurmazsak Daha Büyük Felaketler Bekliyor!BildirilerBileşen EtkinlikleriEkolojiSağlık by Ekoloji Birliği - 17 Mart 202017 Mart 20200 Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) tarafından tüm dünyaya korku salan korona virüsü salgını temel alınarak bir açıklama yapıldı: MUÇEP‘in açıklamasında “Dünyanın her yanını saran bu felaketin, doğayı sermaye olarak gören ve sınırsızca tüketen anlayışın sonuçlarının nerelere varacağını gösteren bir uyarı” olduğu vurgulaması yer alıyor.. Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) tarafından tüm dünyaya korku salan korona virüsü salgını temel alınarak bir açıklama yapıldı: MUÇEP‘in açıklamasında “Dünyanın her yanını saran bu felaketin, doğayı sermaye olarak gören ve sınırsızca tüketen anlayışın sonuçlarının nerelere varacağını gösteren bir uyarı” olduğu vurgulaması yer alıyor.Ekoloji Birliği bileşenlerinden olan MUÇEP‘in konuyla ilgili bugün yaptığı açıklama şöyle:Ekolojik Yıkımları Durdurmazsak Daha Büyük Felaketler Sırada Bekliyor!“Çin’den başlayan Korona virüsü salgını büyük bir hızla yayılarak pandemik hale geldi. Dünyanın her yanını saran bu felaket, doğayı sermaye olarak gören ve sınırsızca tüketen anlayışın sonuçlarının nerelere varacağını gösteren bir uyarı sadece. Bu kültürü hızla ve köklü bir şekilde değiştirmezsek, yakın bir gelecekte salgın ve kronik hastalıklar, açlık, susuzluk ve iklim göçleri gibi çok daha büyük felaketler dünya toplumlarını bekliyor.Bilim insanlarının da ortaya koyduğu gibi, Korona virüsü salgını, başka birçok benzeri gibi, bozulan eko-sistemlerin sonuçlarından biridir. Yani bu felaketler, insan faaliyetlerinin diğer canlıların yaşam alanlarını tahrip etmesi ve yol açtığı iklim değişikliği ile doğrudan ilgilidir.Dünyanın karşı karşıya kaldığı bu felaketlerde ülkemizin payı da hiç küçümsenemez. İzlenen enerji, orman, tarım ve şehircilik politikaları, etkileri kuşaklar boyu sürecek çok büyük ekolojik yıkımlara neden oluyor.Muğla Çevre Platformu olarak kendi bölgemizde mücadelesini verdiğimiz ekolojik yıkımları bu vesile ile kamuoyu ile bir kez daha paylaşmak, karar vericileri doğanın çığlığına kulak vermeye, yaşanan felaketlerin izledikleri politikaların doğrudan sonucu olduğunu anlamaya ve bu politikalardan derhal vaz geçmeye davet etmek istiyoruz. Başlıcalarını ifade edersek; Sözde “Muğla Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi” adı altında Muğla’nın Doğal Sit Alanlarının neredeyse tamamının koruma dereceleri düşürüldü. Hemen sonra çıkarılan İmar Barışı ile bu alanlardaki kaçak yapılaşmalar da adeta teşvik edildi, yasal hale getirildi. Uluslararası sözleşmelerle koruma altında olan doğal varlıklarımız rant baskısına sokularak betonlaşma tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldı.Tüm dünyayı etkileyen iklim krizi ile mücadele etmek için karbon yutakları olarak tanımlanan ve biyolojik çeşitliliğin de kalbi olan orman alanlarımız kereste üretimini arttırma hedefi ile hızla kesiliyor. Oluşması yüzyıllar süren hassas orman ekosistemleri yok edilirken, iklim krizini ve biyolojik çeşitlilik kaybı ile bağlantılı birçok doğal felaket riskini derinleştiriyoruz. Son olarak Çıtlık’ta 30 hektar yetişmiş orman alanı endüstriyel plantasyon alanı ilan edilerek ağaçlar kesilmek üzere damgalanmış ve ihalesi yapılmıştır.İklim krizinin baş sorumlusu olan, fosil yakıt kullanarak işletilen termik santrallerden üçü; Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy hala çalıştırılmaya devam ediyor. Neden oldukları çevre kirliliği yüzünden her yıl yaklaşık 280 insanın erken ölmesine yol açan bu santraller, kapatılmaları yönünde AİHM kararı olmasına rağmen işletmecileri daha fazla zengin olsun diye işletilmelerine izin veriliyor. Bu santraller ve onları beslemek üzere açılan kömür sahaları yüzünden bölge halkı yerinden edilirken, bir yandan da kirlenen hava, su ve toprak nedeni ile halk ölümcül hastalıklara mahkum ediliyor, gelecek kuşakların gıda ve su güvenliği de yok ediliyor.Muğla bölgesinden verdiğimiz bu örnekler, ülke genelinde yaşanan benzer ekolojik yıkımlarla birlikte düşünüldüğünde, ülkemiz ve dünya için çok büyük toplumsal, ekonomik ve ekolojik maliyetler ortaya çıkıyor.Korona virüsü salgını nedeni tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de olağanüstü koşullar yaşanırken, görüyoruz ki doğayı katleden uygulamalara son vermek şöyle dursun, bu koşullar adeta fırsata dönüştürülmeye çalışılıyor. Toplumsal muhalefeti yok sayarak Çıtlık ormanlarının kesimi için ihale yapılması, Salda Gölü çevresine iş makinelerinin sokulması gibi uygulamalar hemen akla gelen birkaç örnek.Muğla Çevre Platformu olarak karar vericilere bir kez daha seslenmek istiyoruz:Doğal Sit Alanlarımıza yeniden mutlak korunacak alan statüsü verin.Yetişmiş orman eko-sistemlerini kereste üretim sahası olarak görmekten vazgeçin, orman kıyımlarını durdurun.Termik ve nükleer enerji gibi doğayı ve halk sağlığını tehdit eden tüm enerji politikalarından vaz geçin. Toplumun sesine kulak verin, enerji verimliliğini önceleyen doğa dostu politikalar oluşturun.Yaşanan korona virüsü salgını, neden olduğu toplumsal ve ekonomik tahribat ile bu politikaların artık daha fazla sürdürülemeyeceğini bir kez daha ortaya koymuştur. Salgın felaketi ile mücadele etmek durumunda olan yurttaşlar olarak bizler nasıl ki ilişkilerimizde fiziksel mesafe gözetiyor isek, sizleri de bu doğal felaketlere kapı aralayan uygulamalardan vaz geçmeye çağırıyoruz. Artık doğayla aramızda bir “ekolojik mesafe” tanımlamanın zamanı geldi. Şunu da hatırlatmak isteriz ki, bu yaşadıklarımızı sırada bekleyen ekolojik yıkım projelerinizi gerçekleştirmek için fırsat olarak görüyorsanız, bilin ki bu doğanın bir lütfü değil, olsa olsa gazabıdır !Doğayı bu hızla yok etmeye devam edersek çok yakın gelecekte insan da dahil birçok canlı türünün devamının belki de imkansız hale geleceği, başa çıkılması mümkün olmayan felaketlerle karşı karşıya kalacağız. Başta kendi ülkemiz olmak üzere tüm dünya ülkelerini hızla ekolojik temelli toplumsal sözleşmeler yapmaya davet ediyoruz.Tüm dünya halklarına sağlıklı günler diliyoruz.”MUÇEP (Muğla Çevre Platformu) Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print