AYÇEP: Topraklarımızı savunmaya, yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz!BildirilerBileşen EtkinlikleriEkolojiHukukSağlık by Ekoloji Birliği - 5 Haziran 20205 Haziran 20200 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapan AYÇEP, günümüzde her alanda doğaya yönelik saldırının artarak artık ekolojik yıkıma dönüştüğünü kaydetti. JES’lere karşı kararlı bir mücadele verildiğini belirten AYÇEP’in açıklamasında, “Topraklarımızı savunmaya, yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz!” vurgulaması yer aldı5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yapan Aydın Çevre Platformu (AYÇEP), günümüzde her alanda doğaya yönelik saldırının artarak artık ekolojik yıkıma dönüştüğünü kaydetti. JES’lere karşı kararlı bir mücadele verildiğini belirten AYÇEP’in açıklamasında, “Topraklarımızı savunmaya, yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz!” vurgulaması yer aldı. AYÇEP‘in bugün basın ve kamuoyuna yönelik yaptığı açıklama şöyle:YAŞASIN EKOLOJİ MÜCADELEMİZ! BİRLİK, DAYANIŞMA, MÜCADELE!Birleşmiş Milletler, 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de bir Çevre Konferansı düzenledi. 133 ülkenin katıldığı konferansta 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edildi ve1-5 Haziran’ın Çevre Haftası olarak kutlanmasına karar verildi. Doğanın metalaştırıldığı, ekolojik yıkımların dünyayı üzerinde yaşanılamaz bir gezegen haline getirmeye doğru hızla yol aldığı bir süreçte “çevre günü” kutlaması ne kadar anlamlı? 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” biz yaşam savunucuları için doğa yıkım ve talanlarını dile getirme, yaşam savunucularını ortak mücadeleye davet etme ve ekolojik bir yaşamı savunma günü haline geldi.Bu yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 pandemisinin etkisi altında girdik. Covid-19 pandemisinin yaban yaşamına müdahalenin bir sonucu olduğuna dair bilimsel araştırmalar var. Salgından en çok işçiler, emekçiler, kadınlar, göçmenler etkilendi. Krizin yükü yoksul halka yıkıldı. Bu süreçte iktidar sermayeye destek olurken, işçilere işsizlik, küçük esnafa iflas, üretici köylüye yoksulluk düştü. Halkın sokağa çıkamamasını fırsata çeviren iktidar ve şirketler ormanlarımızı, dağlarımızı, derelerimizi, tarım arazilerimizi yok etmekten geri durmadılar.Ekoloji Birliği ve AYÇEP olarak koronavirüs salgınını fırsata çeviren iktidar ve şirketlerin doğa ve yaşam alanlarına yönelik yıkım ve tahribatlarını ve verilen mücadeleleri raporlamaya devam ediyoruz. Ortaya çıkan listenin uzunluğu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu resmetmektedir.Termik santraller, kirli sanayi kuruluşları, altın/metalik madencilik, HES’ler, JES’ler, RES’ler, çarpık kentleşme ve sanayileşme, endüstriyel tarım ve hayvancılık, katil mega projeler, duble yollar, balık çiftlikleri havamızı, suyumuzu ve toprağımızı denizimizi kirletmekte, biyolojik çeşitliliği yok etmekte, iklim ve gıda krizine, sağlık sorunlarına ve erken ölümlere yol açmaktadır. Aydın Efeler ilçesine bağlı Yılmazköy’de açılan dava nedeniyle mühürlenen jeotermal santralde, yaptığı kaçak çalışma sırasında patlama meydana geldiEnerji ve maden işletmelerinde işçilerin iş güvenliği, ücret ve sigorta hakları gasp ediliyor. Tarım alanlarımız şirketlere satılıyor. Küçük aile çiftçiliği yok ediliyor, endüstriyel tarım ve hayvancılığa her türlü destek veriliyor. Atalık tohumlarımız yok ediliyor, üretici GDO’lu ve hibrit tohumlara mecbur bırakılıyor. Tarım ilaçları ile sofralarımız zehirleniyor. Gelecek nesillerin sağlıksız bir toplum haline gelmesinin önü açılıyor.Ovalarımız, tarlalarımız, ormanlarımız, meralarımız enerji ve maden şirketlere tahsis ediliyor. Binlerce yıldır aynı havayı, suyu, toprağı paylaştığımız hayvan dostlarımızın yaşam alanları yok ediliyor. Yaşamın kaynağı olan sularımız HES’lerle hapsediliyor ve el konuluyor. Kıyılarımıza, göllerimize, ayakkabıyla bile girilmemesi gereken kumsallarımıza iş makineleri sokuluyor. Akarsularımız, derelerimiz, sanayi ve maden atıklarının boşaltıldığı, şirketlerin birer kanalizasyon kanalı haline getiriliyor. Derelerde, göllerde, denizlerde yaşayan binlerce tür yok oluyor.Binlerce yıldan günümüze kadar gelen, geçmişimizle bugünümüzün bağını kurabildiğimiz, bizden önce yaşayanların bizlere emanetleri olan doğal ve kültürel varlıklarımız rant için yok ediliyor. Korunan alanlarla ilgili yasalar birer birer ortadan kaldırılıyor.Ancak bugün ülkenin her yerinde tek tek yanan direniş ateşleri yaşam mücadelesinin hiçbir zaman bitmeyeceğini ortaya koymaktadır. Nitekim KIZILCAKÖY’deki, PAMUKÖREN’deki, GERMENCİK’teki, KARACASU’daki, NAZİLLİ’deki, DİDİM’deki, ÇİNE’deki ve KUYUCULAR-BEYKÖY’deki mücadelelerimiz direniş ateşlerine birer örnekleridir. Doğayla barışık yaşamaya alışıncaya kadar da bu mücadelemiz devam edecektir. Bu mücadele ile yaktığımız çoban ateşi bugün sadece Aydın’da değil Anadolu’nun ve Dünya’nın birçok yerinde yankısını duyurmaktadır.Karadeniz’den Akdeniz’e, Kazdağı’ndan Munzur’a, Murat Dağı’ndan Madra’ya, Sinop’tan Akkuyu’ya, Burdur’dan Salda’ya, Mardin’den Çeşmeye, Gülpınar’dan Hasankeyf’ten Allianoi’ye, Karaburun’dan Trakya’ya, ODTÜ’ye kadar ülkenin her yanında tüm doğal ve kültürel varlıklarımızın talan ve yağma alanına dönüştürülmesine karşı verdiğimiz mücadelelerle birlikteliğimiz bizi dünden daha güçlü kılmaktadır. Bu gücü hiçbir baskınız durduramayacaktır.Covid-19 ile gelişen süreçte şirketlere tanıdığınız hakları toprağını savunan halka ceza olarak yağdırdınız. Kuyucular-Beyköy’de halka yazılan cezalar haksız ve adaletsizdir. Aynı şirket tarafımızdan defalarca suçüstü yakalanmışken ceza uygulamayan, Yılmazköy’de patlama yaşanmasına rağmen uyarılarla geçiştirenler halka gelince aba altından sopa göstermektedir. Unutulmasın bu cezalar bizleri bir adım geri durduramayacaktır. Bir an önce yetkilerin yasalardaki görevlerini yapmalarını talep ediyoruz. Buradan tekrar hatırlatıyoruz: Doğa bir rant bahçesi değil yaşam alanıdır. Yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz.YAŞAM, DOĞA, ÖZGÜRLÜK için mücadeleye!AYÇEP Yönetim Kurulu Share on Facebook Share Share on TwitterTweet Share on Pinterest Share Send email Mail Print Print